26 Ocak 2013 Cumartesi

Farkındalıklar

Sizin de hayatınızda en değer verdiklerinizin bir gün olmadıklarını düşündüğünüz mutlaka olmuştur. Hani o her zor anınızda nazını çeken anneniz, her isteğinizi önce laf etse de bir şekilde karşılamaya çalışan babanız.Ya da nedensizce sevdiğiniz ve zaman geçirmekten keyif aldığınız kardeşiniz. Bir gün onlardan birinin gittiğini düşündüğünüz olmuştur.
Hani düşünürsünüz sonra da öyle bir şey olsa ben yaşayamam demişsinizdir. Yaşarsınız!! Öyle bir yaşarsınız ki , böyle keşkelerle yaşarsınız.. O keşkeler hiç bitmez bir dağ oluverir. Daha sonra o keşkelerle bir yere varamayacağınızı anlayıp hatıralarla yetinirsiniz. Nazınızı el insanının çekmediğini kısa zamanda farkedersiniz. O nazdan bir eser kalmaz olgunlaşıverirsiniz. Kısacası"Hello World!" olursunuz. (Hani her yeni programlama dilinde hep kullanılan slogandır). Ama konumuzda asıl anlamı "Gerçek Dünyaya Hoşgeldin" 'dir.
Evet bu biraz acımasız oldu farkındayım. Zaten bu durumlara düşmemek için insan doğası gereği evlenir ve kendine yeni bir aile kurarak, bu kayıpların etkilerini azaltır bla bla...
Neyse lafı fazla uzatmak istemiyorum. Bence arada bir farklılık yapın. Bazen eve geldiğinizde inzivaya çekildiğiniz odanızdan bir çıkıverin. Oturma odasına geçin ailenizle muhabbet edin. Size soru sorulduğunda sıkılmadan cevap verin. Anneniz birşey anlatırken (size saçma bile gelse) dinleyin(En azından dinlemiş gibi yapın).
Hayatınızda ilgilendiğiniz beğendiğiniz biri vardır belki. Hani onu merak edersinizya işte annenizi de onun enaz yüzde biri kadar merak edin. Bir günlüğüne de siz "Bu gün ne yaptın anne?"diyebilirsiniz. Hadi okadar da abartmayın, "hiç çocuk anneyi merak mı eder?" diyorsanız da en azından onun hergün sorduğu "Bugün nasıl geçti yavrum?" sorusuna gelişigüzel "Aynı" diye cevap vermeyin. Böyle iki çift laf etmekten aciz kalırsanız robot gibi hissedersiniz kendinizi ve cidden günleriniz AYNI geçiverir mazallah.
Babanızla ilgili pek konuşmak istemiyorum. Çünkü hepimizin gözünde babanın yeri bir farklıdır. O anne kadar duygusal değildir ama onun varlığı bile bize yeter. Babayla ilgili aşağıdaki satırları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir baba gittiğinde
Arkanı yasladığın duvar
Sabahları sıcak ekmek
Okul harçlığı, otobüs bileti
Ciğerinden bir parça gider
Gider de gider

En sinirli anında bile
Dudağının kenarında bir gülümseme
Bayramda öpülecek el
Çocuklarımızı sırtında taşıyan
O sevimli dede gider
Gider de gider

Bir içten "oğlum, kızım" sözünün sahibi
İnatçı bir siyasetçi
Koca bir beden
Çocuk bir yürek
Anneyle yapılan lüzumsuz tartışmalar
Heyecanlı bir taraftar
Çalışkan bir "Adam" gider
Gider de gider

Bir sarılmaya, bir çift söze bile
Fırsat vermez Azrail
Vakit geldiği zaman
Sadece baban değil
Atan gider
Canın gider
Kanın gider
Gider de gider

Dolmaz boşluğu kısa zamanda
Hep bir ses ararsın, bir nefes
Bir anahtar tıkırtısı
Yanlış bir iş yapınca
Gözünün içine bakılmasını
Ama sadece beklersin

Çünkü;
Bir baba gittiğinde
Sadece baban değil
Bir dostun
Bir arkadaşın
Bir sırdaşın
Bir öğretmenin
Bir ustan
Bir yanın gider
Gider de gider !

Kimbilir belki birgün bu sayfayı tekrar açtığımda yukarıdaki anlattıklarım gerçekleşmiş olacak ve benim de bu satırları okurken gözlerimin dolması için mantıklı sebeplerim ve yaşanmışlıklarım olacak. Ama en azından bu farkındalığa onları kaybetmeden önce varmak; ileride gerçekleşecek keşkeleri iyikiye çevirmek için bir adımdır. Gelecekte yaşayacağınız keşkeleri iyikiye çevirmek için sizlerle bunları paylaşmak bile benim için bir iyiki oldu. İyiki farkındalıklar var.

Özge ATASEVEN